Ana içeriğe atla

En Güzel Çocuk Hikayesi, Anne ve Çocuklara Özel Hikaye

Anlamıyla Ders Niteliği Taşıyan Hikaye / İbretlik Dini Hikaye

Anlamıyla Ders Niteliği Taşıyan Hikaye

Muhammed bin Münkedir hazretleri “rahmetullahi aleyh”, tabiinden bir hadis alimi ve evliyadır.
Her gece ibadet eder, Rabbine boyun bükmekten zevk alırdı.
Bir gece yarısı, köşesinde namaz kılıyordu ki, birden ağlamaya başladı.
Ama ne ağlamak.
Gözünden akan yaşlar seccadeyi ıslatıyordu.
Evdekiler uyanıp, koştular yanına:
- Hayrola, niçin ağlıyorsun?
Cevap yok.
Sevdiği bir arkadaşı vardı.
Gece vakti ona koşup durumu söylediler.
O geldiğinde, ağlamaktan yorgun düşmüştü.
Arkadaşı yanına sokulup, usulca sordu:
- Hasta mısın kardeşim?
- Hayır değilim.
- Bir yerin mi ağrıyor?
- Hayır.
- Öyleyse niye ağlıyorsun?

Mübarek, gözyaşlarını silerken zorlukla konuştu:
- Gece, bir Ayet-i kerime okudum da, Ayetin dehşetinden tutamadım kendimi.
Arkadaşı merak etti:
- Hangi Ayet bu?
Okudu o Ayeti.
Bu Ayette mealen; “O gün günahkarlar, hiç ummadıkları bir anda Cehennemin o şiddetli azabını göreceklerdir” buyruluyordu.
Yaşlı gözlerle döndü arkadaşına:
- O gün, Allah’ın yardımı olmazsa bizi kim kurtarır o azaptan? Söyler misin, kim kurtarır?

İbretlik Dini Hikaye "Haram Ateştir"

Bu Mübarek zat, kumaş ticareti yapıyordu.
Bir gün, dükkanı çırağına bırakıp, kendisi bir işe gitmişti.
Döndüğünde, çırağın, ucuz bir kumaşı pahalıya sattığını öğrenip çok üzüldü.
Derhal o kimseyi bulup rica etti:
- Ya bu satıştan vazgeç, ya paranın üstünü al, ya da gel pahalı kumaştan vereyim.
Adam şaşırmıştı:
- Mühim değil arkadaş.
- Hayır çok mühim.
- Neden?
- Haram, ateştir. Boğazımızdan haram girmesin içeri.
Adam merakla sordu:
- Az bir fiyat farkı için bu hassasiyet niye?
- Kardeşim, hesap var ahirette. Bu dünyada “kul hakkı”ndan kurtulmak kolaydır. Ama ahirette çaresi bulunmaz.
Ve ilave etti:
- Orada altın gümüş geçmiyor ki. Az bir kul hakkı için nice sevaplar verilip, günahlar yükleniliyor. Değer mi?
Daha fazla ibretlik hikayeler, kıssadan hisse hikayeler, özlü sözler okumak için buradan web sitemize ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders, Tarihi Hikayeler

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize  ve aziz milletimize karşı yap

İyilik Üzerine Hayattan Kısa Hikayeler, Kıssadan Hisse

Bir Torba Şeker Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde a vucunda ne varsa yitirir.  Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretime geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır: Oğlum, bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkanına indirin der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da isim, adres belirtmeden, sadece ”20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da ”Ökkeş usta, sıkma canını! Sen ş

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi Sultan Dördüncü Murat, çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır, beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Maiyetinden şişman olan silahtarı Musa Paşayı kemerinden kaldırıp sarayın büyük has odasında dolaştırdığı meşhurdur. Bir gün, İran Şahından bir yay hediye geldi. İran Elçisi, diğer hediyelerle birlikte yayı da Padişaha taktim etti: "Hünkarım, bu yay hususi surette yapılmıştır. Memleketimin pehlivanları o kadar kuvvetlidir ki yayı kurup çözebilirler. Şahım sorar: 'Acaba Osmanlı mülkünde de böyle koluna kuvvetli pehlivanlar var mıdır?' Sultan Murat, İran Şahının niyetini anlamıştı, gözdağı vermek istiyordu. Bu yayı kurup çözecek kimse çıkmazsa gönlünce alay edecek, 'Koskoca Osmanlı mülkünde yayımı kuracak yiğit çıkmadı!' diye kendince gururlanacaktı. Şimşeklenen gözlerini İran Elçisine çevirince Elçi, korkuyla ürperdi: "Elçi