Ana içeriğe atla

En Güzel Çocuk Hikayesi, Anne ve Çocuklara Özel Hikaye

Dünya Malı Dünyada Kalır, İbretlik Kısa Dini Hikaye Oku


İbretlik Kısa Dini Hikaye Oku

Zamanın birinde bilgeliğiyle meşhur olan bir alim vardı. Bildiklerini öğrencilerine de aktaran bu bilge aynı zamanda ticaret ile uğraşan bir tüccardı. Adamları vasıtasıyla uzak diyarlarda ticaret yapardı. Bir gün ibadethanede öğrencileri ile beraber tefekkür ederken bir adam yanına geldi ve "kötü bir haberim var" dedi. "Haber aldık ki, senin de mallarını taşıyan kervan eşkıyaların saldırısına uğramış ve bütün kervan soyulmuş."

Bilge tüccar bir an tefekkürü kesti. Etrafındaki öğrencileri onun yüzünde küçük bir gülümsemenin belirdiğini fark ettiler. Bilge ise hiç bir şey olmamış gibi tefekkürüne devam etti. Bir kaç gün sonra ibadethanede yine tefekkür ederken aynı adam tekrar geldi ve sevinçli bir şekilde müjdeli haberi olduğunu söyledi. "Gözünüz aydın! Eşkıyaların saldırısına uğrayıp talan edilen o kervan sizin mallarınızı taşıyan kervan değilmiş. Sizin mallarınız sağ salim yerine ulaşmış."

Dünya Malı Dünyada Kalır

Bilge tüccar kısa bir durgunluktan sonra tekrar yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Bunu fark eden öğrencileri bilgeye; "Bu adam ilk geldiğinde ve kervanın saldırıya uğradığını, mallarınızın soyulduğunu söylediğinde yüzünüzde küçük bir gülümseme oluştu. Bu adam tekrar geldiğinde saldırıya uğrayan kervanın sizin mallarınızı taşıyan kervan olmadığını, mallarınızın sağ salim yerine ulaştığını söylediğinde de yüzünüzde bir gülümseme oluştu. İki zıt durumda da nasıl oluyor da gülmeyi başarabiliyorsunuz?" diye sorduklarında bilge şu cevabı verdi.

"Kervanın eşkıyalar tarafından saldırıya uğradığı, mallarımın talan edildiği haberini aldığımda bir an kalbimin sesini dinledim. Gelip geçici dünya malını kaybettiğim için acaba üzülüyor muyum? Sonuçta dünya malı dünya da kalır. Baktım ki kalbimde küçücük de olsa bir üzüntü yok, buna sevindim ve şükrettim. Eşkıyalar tarafından saldırıya uğrayan kervanın benim mallarımı taşıyan kervan olmadığını öğrendiğimde ise tekrar kalbimin sesini dinledim. Bu defa, mezarın ötesinde bana arkadaşlık etmeyecek olan dünya malını kazandığım için seviniyor muyum diye kendimi yokladım. O malı tekrar kazanmaktan dolayı kalbimde sevinç ve mutluluk görmediğim için yine sevindim ve şükrettim."

KISSADAN HİSSE

Mevlana Celaleddin-i Rumi ne güzel söylemiştir : "Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak, rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı nesilden nesle aktarılır ama hep dünya da kalır" Bizlerde ahiretimiz de bize hiç bir fayda vermeyecek olan dünya malı için, ahirette bize fayda sağlayacak ibadetlerimizi sekteye uğratıyor muyuz acaba.
Daha fazla ibretlik hikayeler, kıssadan hisse hikayeler, özlü sözler okumak için buradan web sitemize ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders, Tarihi Hikayeler

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize  ve aziz milletimize karşı yap

İyilik Üzerine Hayattan Kısa Hikayeler, Kıssadan Hisse

Bir Torba Şeker Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde a vucunda ne varsa yitirir.  Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretime geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır: Oğlum, bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkanına indirin der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da isim, adres belirtmeden, sadece ”20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da ”Ökkeş usta, sıkma canını! Sen ş

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi Sultan Dördüncü Murat, çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır, beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Maiyetinden şişman olan silahtarı Musa Paşayı kemerinden kaldırıp sarayın büyük has odasında dolaştırdığı meşhurdur. Bir gün, İran Şahından bir yay hediye geldi. İran Elçisi, diğer hediyelerle birlikte yayı da Padişaha taktim etti: "Hünkarım, bu yay hususi surette yapılmıştır. Memleketimin pehlivanları o kadar kuvvetlidir ki yayı kurup çözebilirler. Şahım sorar: 'Acaba Osmanlı mülkünde de böyle koluna kuvvetli pehlivanlar var mıdır?' Sultan Murat, İran Şahının niyetini anlamıştı, gözdağı vermek istiyordu. Bu yayı kurup çözecek kimse çıkmazsa gönlünce alay edecek, 'Koskoca Osmanlı mülkünde yayımı kuracak yiğit çıkmadı!' diye kendince gururlanacaktı. Şimşeklenen gözlerini İran Elçisine çevirince Elçi, korkuyla ürperdi: "Elçi