Hayattan Yaşanmış Ders Niteliğinde Hikaye Yoğun geçen bir günün ardından evine gitmek için arabasına binmişti Ahmet. Evine bir an önce gidebilmek için biraz hızlı gidiyordu. Arkasından gelen polis arabasının sirenini fark edip, yavaşlamadan önce arabasının kilometre saatine baktı. Hız limitinin 50 olduğu yerde 75 ile gidiyordu ve son üç ay içerisinde dördüncü defa polis tarafından durduruluyordu. Ne kadar şansızım diye geçirdi içinden. Ahmet arabasını sağa çekti ve polisin yanına gelmesini bekledi. Polis elinde ceza tutanağı ile arabadan indi. Bu polis mahalle komşusu Osman Bey değil miydi? Ahmet iyice arabasının koltuğuna sindi. Bu durum bir cezadan daha kötüydü. Mahalleden tanıdığı polis, komşusu olduğuna bakmazsızın birini durduruyordu. Hem de hızlı gidip trafik kurallarını ihlal ettiği için. "Merhaba Osman Bey, birbirimizi yeniden böyle görmemiz çok ilginç." "Merhaba Ahmet Bey." "Beni, karımı ve çocuklarımı görmek için eve giderken yakaladın." "
Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize ve aziz milletimize karşı yap