Ana içeriğe atla

En Güzel Çocuk Hikayesi, Anne ve Çocuklara Özel Hikaye

Her Şeyde Bir Hayır Vardır Hikayesi / Kıssadan Hisse


Her Şeyde Bir Hayır Vardır Hikayesi

Eski zamanların birinde Afrika'nın insan girmemiş köşesinde hüküm süren bir kabile varmış. Bu kabilenin reisi çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazmış. Nereye gitse onu da yanında götürür, kabilesi için alınacak en kritik kararlarda ona danışırmış. Kabile reisinin bu arkadaşının değişik bir huyu varmış. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun isterse kötü, her olay ve durum karşısında hep aynı şeyi söylermiş. "Her şeyde bir hayır vardır."
Bir gün, kabile reisi ve arkadaşı birlikte bir ava çıkmışlar. Gördükleri av hayvanlarına arkadaşı ok ve yayı hazırlıyor, kabile reisine veriyor, reis oku fırlatıyormuş. Arkadaşı bir anlık dalgınlıkla oku yaya ters germiş ve reise uzatmış. Reis de hayvanı kaçırmamak için acele ettiği sırada oku ters tarafa yani, kendisine doğru fırlatınca ok, sol kulağını koparmış.

Kıssadan Hisse

Reisin acı içinde kıvrandığını gören arkadaşı her zamanki sözünü söylemiş. "Her şeyde bir hayır vardır." Kabile reisi acı ve öfkeyle "bunda hayır falan yok! Görmüyor musun, kulağım koptu?" Sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırmış. Aradan geçen bir kaç aydan sonra kabile reisi tekrar ava çıkmaya başlamış. Epey yol aldıktan sonra insan yiyen kabilelerin bulunduğu bir bölgede bir kaç arkadaşı ile birlikte avlanırken yamyamlar onları ele geçirmişler ve köylerine götürmüşler. Köyün meydanında yığdıkları odunları yakmışlar, reisin ve arkadaşlarının ellerini ve ayaklarını bağlamışlar. Tam pişirmeye başlayacakları sırada reisin bir kulağının olmadığını fark etmişler. Bu kabilenin batıl inançlarına göre herhangi bir organı (uzvu) olmayan bir insanı yediklerinde, kabilelerinin başına büyük uğursuzluklar gelecekmiş.

Hemen reisin iplerini çözmüşler ve serbest bırakmışlar, diğer arkadaşlarını pişirip yemişler. Kabilesine dönen reis yaptığı hatanın farkına varmış ve zindandaki arkadaşını serbest bırakmış. Başından geçenleri tek tek anlattıktan sonra; "Haklıymışsın sevgili dostum, gerçekten de her şeyde bir hayır varmış. Kulağımın kopmasında da bir hayır varmış. İşte bu yüzden seni zindana attırdığım için özür diliyorum demiş."
"Hayır" demiş arkadaşı. "Her şeyde bir hayır vardır" "Ne diyorsun sevgili arkadaşım, seni bunca zaman zindan da tutmam da ne hayır olabilir ki?" diye soran kabile reisine arkadaşı şu cevabı vermiş. "Düşünsene ben zindan da olmasaydım seninle  beraber avda olacaktım ve yamyamlar beni de yiyeceklerdi.
Daha fazla ibretlik hikayeler, kıssadan hisse hikayeler, özlü sözler okumak için buradan web sitemize ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders, Tarihi Hikayeler

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize  ve aziz milletimize karşı yap

İyilik Üzerine Hayattan Kısa Hikayeler, Kıssadan Hisse

Bir Torba Şeker Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde a vucunda ne varsa yitirir.  Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretime geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır: Oğlum, bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkanına indirin der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da isim, adres belirtmeden, sadece ”20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da ”Ökkeş usta, sıkma canını! Sen ş

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi Sultan Dördüncü Murat, çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır, beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Maiyetinden şişman olan silahtarı Musa Paşayı kemerinden kaldırıp sarayın büyük has odasında dolaştırdığı meşhurdur. Bir gün, İran Şahından bir yay hediye geldi. İran Elçisi, diğer hediyelerle birlikte yayı da Padişaha taktim etti: "Hünkarım, bu yay hususi surette yapılmıştır. Memleketimin pehlivanları o kadar kuvvetlidir ki yayı kurup çözebilirler. Şahım sorar: 'Acaba Osmanlı mülkünde de böyle koluna kuvvetli pehlivanlar var mıdır?' Sultan Murat, İran Şahının niyetini anlamıştı, gözdağı vermek istiyordu. Bu yayı kurup çözecek kimse çıkmazsa gönlünce alay edecek, 'Koskoca Osmanlı mülkünde yayımı kuracak yiğit çıkmadı!' diye kendince gururlanacaktı. Şimşeklenen gözlerini İran Elçisine çevirince Elçi, korkuyla ürperdi: "Elçi