Ana içeriğe atla

En Güzel Çocuk Hikayesi, Anne ve Çocuklara Özel Hikaye

Thomas Alva Edison ve Ampulün Bulunuş Hikayesi


Thomas Alva Edison ve Ampulün Bulunuş Hikayesi

Hepimiz biliriz ki Ampulün mucidi Thomas Alva Edison'dur. Peki şuan odamızı aydınlatan ampulün bulunuş hikayesini biliyor musunuz? İşte Thomas Alva Edison ve Ampulün Bulunuş Hikayesi
Edison bir gezi sırasında Amerika dinamo makinesinin imalatçısı olan William Wallace tarafından, elektrik lambasını gözden geçirmesi ve görüşlerini belirtmesi için davet edilir. Edison bu lambayı dikkatlice inceler ve çok basit bir lamba olduğunu hemen kavrar. Yanında bulunan arkadaşlarına döner ve "zannedersem ben daha iyisini yaparım" der. Lamba orada hemen denenir fakat ısının çokluğundan dolayı lamba ve etrafındaki plakalar hemen erir. Ampulün Bulunuş Hikayesi de burada başlamış olur.

Bunun üzerine Edison ve 40-50 arkadaşı işe koyulmaya karar verirler. Haftalarca hatta aylarca çalışmalarını sürdürürler. Edison, ve ekibi elektrik akımından ışık elde edebilmek için ampulün içine çeşitli madenlerden teller takarlar. Fakat her denemelerinde bir kaç dakikalık ışıktan sonra teller hemen eriyiverir. Bir türlü istedikleri sonuca ulaşamazlar.

Ampulün Bulunuş Hikayesi

Yine bir gün saatlerce çalışan Edison yorgun bir şekilde evine dönmüştü. Bu sırada evde bulunan çocuklarının gürültü etmesi üzerine karısı, "Ne boş kafalı çocuklarsınız. Babanız eve yorgun geldi, onu rahatsız etmeye utanmıyor musunuz" dedi. Karısının çocukları azarlarken kullandığı "boş" sözcüğü Edison'un aradığı bilgiydi aslında.

Hemen laboratuvarına koştu ve ampulün içindeki havayı boşalttı. Bu sayede aylarca üzerinde çalıştığı ampulü yakmayı başarmıştı. İçindeki hava boşaltılan ampul yakıldığında tellerin saatlerce erimediğini gördüler. Böylece Edison'un yaşamımıza kattığı aydınlığın simgesi olan ampul icat edilmiş oldu. 

Peki ampul başta olmak üzere onlarca icadın mucidi olan Edison'un hayat hikayesini biliyor musunuz?
Edison ilkokulu okuduğu sırada çok başarısız bir öğrenciyi ve bu yüzden de ailesi onu okuldan almıştı. Hatta ilkokul öğretmeni Edison için, "O beyinsiz bir çocuk ve hiç bir işte başarılı olamaz" demişti. Daha sonraki yıllarda da çalıştığı iş yerlerinde öğretmeninin dediği gibi başarısız olan Edison'un asla pes etmeye niyeti yoktu. Hayata küsmeyen ve çalışmayı hiç bir zaman bırakmayan Edison, elektrik ampulü başta olmak üzere insan oğlunun hayatını kolaylaştıran icatlar sayesinde tarihe adını altın harflerle yazdırmış bilim adamları listesinde kendine sağlam bir yer edinmiştir.
Daha fazla ibretlik hikayeler, kıssadan hisse hikayeler, özlü sözler okumak için buradan web sitemize ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyilik Üzerine Hayattan Kısa Hikayeler, Kıssadan Hisse

Bir Torba Şeker Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde a vucunda ne varsa yitirir.  Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretime geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır: Oğlum, bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkanına indirin der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da isim, adres belirtmeden, sadece ”20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da ”Ökkeş usta, sıkma canını! Sen ş

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi Sultan Dördüncü Murat, çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır, beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Maiyetinden şişman olan silahtarı Musa Paşayı kemerinden kaldırıp sarayın büyük has odasında dolaştırdığı meşhurdur. Bir gün, İran Şahından bir yay hediye geldi. İran Elçisi, diğer hediyelerle birlikte yayı da Padişaha taktim etti: "Hünkarım, bu yay hususi surette yapılmıştır. Memleketimin pehlivanları o kadar kuvvetlidir ki yayı kurup çözebilirler. Şahım sorar: 'Acaba Osmanlı mülkünde de böyle koluna kuvvetli pehlivanlar var mıdır?' Sultan Murat, İran Şahının niyetini anlamıştı, gözdağı vermek istiyordu. Bu yayı kurup çözecek kimse çıkmazsa gönlünce alay edecek, 'Koskoca Osmanlı mülkünde yayımı kuracak yiğit çıkmadı!' diye kendince gururlanacaktı. Şimşeklenen gözlerini İran Elçisine çevirince Elçi, korkuyla ürperdi: "Elçi

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders, Tarihi Hikayeler

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize  ve aziz milletimize karşı yap