Ana içeriğe atla

En Güzel Çocuk Hikayesi, Anne ve Çocuklara Özel Hikaye

Sübhaneke Duası Nedir? Sübhaneke Duasının Anlamı Nedir? 


Sübhaneke Duası nedir? Sübhaneke Duasının Anlamı Nedir? Sübhaneke Duası Neden Besmele den Bile Önce Okunur? Sübhaneke duası ne zaman okunur? İşte Cevabı.

Sübhaneke Duası Nedir

Sübhaneke Nedir? Sübhaneke bir ayet değil duadır. Hanefi mezhebine göre her namazın başlangıcında, iftitah tekbirinden (imamın Allah-u Ekber diyerek namaza başlaması) hemen sonra okunur. Cenaze namazlarında "Ve celle senâük" ile birlikte okunur. Hanefi ve Hanbelilere göre Sübhaneke duası okumak sünnettir. Sübhaneke duası, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in öğrettiği dualardandır. Sübhaneke duasıyla Allah’ın (c.c.) yüceliği ifade edilir. Tekbir ile namaza başlarken ilk olarak bu dua okunur ve her namazda O’nun yüceliği övülür. Çocuklara da ilk öğretilen dualardandır. Cenaze namazlarında da okunan bu dua hayatın her anında O’naolan saygıyı ve övgüyü ifade etmenin güzel bir yoludur.

Sübhaneke Duasının Anlamı Nedir

Namaz dualarının ilki olan Subhaneke duası, tekbirden sonra okuduğumuz ilk duadır. Peki her hayrın başı olan Besmeleden bile önce okunması ne demek bilir miyiz?
Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke ve la ilahe gayrük.

Yüce Rabbimiz, Arşı yaratınca meleklere taşımasını söyledi. Meleklere Arş ağır geldi, Onlarda şöyle dua ettiler.
"Sübhaneke allahümme Ve Bihamdik" "Allah'ım Seni Tesbih ve Tenzih Eder, Sana Hamd Ederiz."
"Ve Tebarekesmük" "İsmin Mübarektir"
"Ve Tealâ Ceddük" "Azamet ve Celalin Yüksektir"
"Ve Lâ ilâhe Ğayrük" "Ve Sen'den Başka Tapınacak Yoktur." Dediler ve arşı taşımaya kuvvet buldular.

Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve lâ ilâhe gayrük.
Evet namaz dualarının ilki olan Subhaneke duası, tekbirden sonra okuduğumuz ilk dua. Peki her hayrın başı olan Besmeleden bile önce okunması ne demek bilir miyiz? Namaz ağırdır. Onu taşıyabilmek için, bizlerde namazımıza başlamadan önce okumuş olduğumuz Sübhaneke duasıyla; Nefis ve Şeytanın, üzerimize serpmiş olduğu ölü toprağını, bütün güç ve iradenin yalnızca kendisinde toplanmış olduğu o yüce makamdan, bu duanın hürmetine kaldırmasını talep ediyoruz. Dilimiz ile söylemesek bile, halimizle o makama şöyle sesleniyoruz. “Ya Rab, arşı taşıyan meleklerinin, bu dua hürmetine üzerindeki yüklerini nasıl hafiflettiysen, bizimde üzerimizdeki yükleri öyle hafiflet. İbadetlerimizden feyiz almamızı kolaylaştır.” Diyerek o kutsiyet ötesi makamdan yardım talep ediyoruz.
Daha fazla ibretlik hikayeler, kıssadan hisse hikayeler okumak için buradan web sitemize ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyilik Üzerine Hayattan Kısa Hikayeler, Kıssadan Hisse

Bir Torba Şeker Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde a vucunda ne varsa yitirir.  Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretime geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır: Oğlum, bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkanına indirin der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da isim, adres belirtmeden, sadece ”20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da ”Ökkeş usta, sıkma canını! Sen ş

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi Sultan Dördüncü Murat, çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır, beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Maiyetinden şişman olan silahtarı Musa Paşayı kemerinden kaldırıp sarayın büyük has odasında dolaştırdığı meşhurdur. Bir gün, İran Şahından bir yay hediye geldi. İran Elçisi, diğer hediyelerle birlikte yayı da Padişaha taktim etti: "Hünkarım, bu yay hususi surette yapılmıştır. Memleketimin pehlivanları o kadar kuvvetlidir ki yayı kurup çözebilirler. Şahım sorar: 'Acaba Osmanlı mülkünde de böyle koluna kuvvetli pehlivanlar var mıdır?' Sultan Murat, İran Şahının niyetini anlamıştı, gözdağı vermek istiyordu. Bu yayı kurup çözecek kimse çıkmazsa gönlünce alay edecek, 'Koskoca Osmanlı mülkünde yayımı kuracak yiğit çıkmadı!' diye kendince gururlanacaktı. Şimşeklenen gözlerini İran Elçisine çevirince Elçi, korkuyla ürperdi: "Elçi

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders, Tarihi Hikayeler

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize  ve aziz milletimize karşı yap