Ana içeriğe atla

En Güzel Çocuk Hikayesi, Anne ve Çocuklara Özel Hikaye

Hikmetli Sözler, Alimlerden Hikmetli Güzel Sözler


Hikmetli Sözler

Doğası gereği sosyal bir varlık olan insanoğlu, toplum içerisinde karşılaştığı bazı durumlarda özlü sözler ve hikmetli sözler kullanmaktan geri kalmamıştır. İşte bizde bu  makalemizde Alimlerden Hikmetli Güzel Sözler, Hikmetli Mesajlar, Kısa Hikmetli Sözler, Hikmetli Sözleri derledik. İyi okumalar.

Yalan ve Doğru

Vaktiyle İran'da bir adam ölüme mahkum edilmiş. İdam edilmek üzereyken hükümdar ve iki veziri olayı uzaktan izlemektedir. Şiddetli esen rüzgar nedeniyle mahkumun sözleri zor işitilmektedir. Hükümdar vezirlerden birine adamın ne söylemeye çalıştığını sorar. Vezir, suçlunun pişman olduğunu ve tövbe ettiğini söyler. Oysa ki mahkum bunların tam tersini söylemektedir. Hükümdar bundan çok hoşlanır ve mahkumu affeder. Ertesi gün o veziri çok kıskanan diğer vezir: "Efendim diğer veziriniz dün size yalan söyledi. Oysa o mahkum size sövmek cüretini bile göstermiştir. Akıllı bir adam olan hükümdar vezirine dönüp: "Be adam, o yalan söyledi, bir adamın hayatını kurtardı, sen doğruyu söylemekle ne kazandın sanki..."

Sadık Dost

Adamın biri köpek satın almaya karar vermiş. Bir köpek satıcısına gidip:
- Bana en sadık, en cesur, en güzel köpeğinizi verin, demiş. Adam bir tane getirmiş. Alıcı adam sormuş:
- Bunun sadık olduğuna emin misin?
-Tabiki eminim efendim, bu köpeği on kere sattım hepsinde de bana geri geldi.

Üç Hediye

Zamanın birinde çok iyi kalpli ve adaletli bir vali varmış. Yönettiği kentte herkes bu validen memnunmuş. Fakat kendini bilmez bir köylü Onu hep kötüler, olmadık sözler söyler, aleyhinde konuşurmuş. Vali sabreder, bir şey söylemezmiş. Çünkü "Ahmaklara verilecek en iyi dersin susmak olduğunu" iyi bilirmiş. Kendini bilmez köylünün ileri geri konuştuğu bir gün valinin hizmetçileri, köylünün kapısını çalmışlar. Yanlarında bir çuval un, bir kalıp sabun ve bir okka şeker getirmişler. Adam bunun sus payı olduğunu zannetmiş, yine de bunun hikmetini sormak için yörede yaşayan bir bilgeye gitmiş. Bilge ona şu anlamlı cevabı vermiş:
- Sen ne ahmak adamsın... Un aç karnın için, sabun üzerindeki pislikler için, şeker ise acı dilin içindir...

Dere Derya

Bir bilgeye sormuşlar:
- Erkek ve kadın neye benzer? Bilge cevap vermiş:
- Erkek dereye, damlaları denize taşıyan çaya, ırmağa benzer. Kadın ise denize, akıp akıp gelen damlaları zayi etmeyen deryaya benzer.

Güzel Ahlakın Rengi

Diyojen, bir delikanlının utandığı için yüzünün kızardığını görünce şöyle der:
- Gayret et evladım! İşte güzel ahlakın rengi yüzünde belli olmaya başladı...
Daha fazla ibretlik hikayeler, kıssadan hisse hikayeler, özlü sözler okumak için buradan web sitemize ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyilik Üzerine Hayattan Kısa Hikayeler, Kıssadan Hisse

Bir Torba Şeker Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde a vucunda ne varsa yitirir.  Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, iş yerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretime geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır: Oğlum, bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkanına indirin der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kağıda da isim, adres belirtmeden, sadece ”20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır, ardından da ”Ökkeş usta, sıkma canını! Sen ş

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi

Osmanlıdan Tarihi Hikayeler, Deli Hüseyin Paşanın Hikayesi Sultan Dördüncü Murat, çelik yürekli olduğu kadar demir bilekli bir padişahtı. Koca bir boğayı kucaklayıp kaldırır, beheri 150 okka gelen güllelerle sabah jimnastiği yapardı. Maiyetinden şişman olan silahtarı Musa Paşayı kemerinden kaldırıp sarayın büyük has odasında dolaştırdığı meşhurdur. Bir gün, İran Şahından bir yay hediye geldi. İran Elçisi, diğer hediyelerle birlikte yayı da Padişaha taktim etti: "Hünkarım, bu yay hususi surette yapılmıştır. Memleketimin pehlivanları o kadar kuvvetlidir ki yayı kurup çözebilirler. Şahım sorar: 'Acaba Osmanlı mülkünde de böyle koluna kuvvetli pehlivanlar var mıdır?' Sultan Murat, İran Şahının niyetini anlamıştı, gözdağı vermek istiyordu. Bu yayı kurup çözecek kimse çıkmazsa gönlünce alay edecek, 'Koskoca Osmanlı mülkünde yayımı kuracak yiğit çıkmadı!' diye kendince gururlanacaktı. Şimşeklenen gözlerini İran Elçisine çevirince Elçi, korkuyla ürperdi: "Elçi

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders, Tarihi Hikayeler

Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize  ve aziz milletimize karşı yap