Kıssadan Hisse İbretlik Dini Hikayeler, Resulullah'ın Duası Peygamber-i zişân efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem”, her duası kabul olurdu. Misal mi? Elbette b inlercesi var. Biri şöyle mesela: Bir gün, Abdullah bin Abbas hakkında; - Ya Rabbi! Abdullah'ı dinde alim yap, Kur’an-ı Kerimin sırrına vakıf eyle! diye dua buyurmuştu. Hazret-i Abdullah “radıyallahü anh”, bu dua bereketiyle din ilimlerinde mütehassıs oldu. Hele tefsir ve hadiste bir tekiydi zamanının. Sahabe ve tabiinin bir müşkili olsa, ona müracaat ederlerdi önce. Çünkü dua almıştı. Yine Sad Bin Ebi Vakkas “radıyallahü anh” keskin nişancıydı. Oku, şaşmazdı asla. Resulullah Efendimizi Aleyhisselamın duasını almıştı çünkü. Nitekim bir gün; - Ya Rabbi! Sad’ın okunu hedefinden saptırma! buyurmuşlardı. O dua eder de, kabul olmaz mı? Sad hazretleri, attığını vuruyordu artık. Uhudda, her okunu çekişte; - Bu, senin okun ya Rabbi! Senin düşmanlarına atıyorum. Sen isabet ettir! diye dua ediyordu. O gün
Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders Yavuz Sultan Selim zamanında, İran Şahı süslü bir sandık hediye gönderir. Sandık açılır, içinden çeşit çeşit değerli taşlar, altın, zümrüt, elmas takılar, süslü ve değerli ziynet eşyaları, kıymetli kadife, atlas kumaşlar çıkar. Fakat sandığın altına doğru inildikçe pis bir koku etrafa yayılır. Öyle dehşet bir kokudur ki bu, herkes burnunu tıkamaya, oradan uzaklaşmaya başlar. Sandığın en altındaki bohçadan geldiği anlaşılan koku dayanılmaz bir hal alır. Sonunda bohça açılır ve büyük bir hayvan pisliği çıkar ortaya. Bu Osmanlıya karşı yapılmış büyük bir ayıp ve hakarettir. Yavuz Sultan Selimden İran Şahı'na Ders verilmesi icap etmektedir. Cihan Padişahı hemen emir verir. "Herkes düşünsün, bu yapılan hakarete uygun bir cevap ve karşılık vermeliyiz." Orada bulunan Sadrazam ve diğer devlet erkanı görüşlerini belirtmeye başlar. Vezirlerden biri söz ister ve; "Sultanım, bu Devlet-i Âliyemize ve aziz milletimize karşı yap